SORU: Ben beni sahiplenen, bana kalbini gerçekten açacak, dokunabileceğim, hissedebileceğim, yanında uyurken huzur bulacağım, konuşabileceğim, onu dinlemek isteyeceğim, yoluna devam ederken yanımda elini hissettiğim, iyi bir eş istiyorum. Bu isteğime nasıl ulaşabilirim?
USTA: Peki. Bir düşünelim! Bu isteğin saf ve koşulsuz sevgiyi tanımlıyor. Birinin seni sadece sen olduğun için sevmesini, seni olduğun gibi kabullenmesini istiyorsun. Herkes bunu ister aslında ama yapabilen çok az insan gördüm. Sence sen biliyor musun tam olarak ne istediğini? Saf aşkın nasıl yaş
[devamını oku...]
SORU: Bulunduğum noktada çok rahat ve keyifliyim, bundan daha fazlası olduğunu biliyorum ama bunu talep etmek şu anki durumuma haksızlıkmış gibi geliyor. Şu an bulunduğum noktada refah içindeyken daha fazlasını istemeli miyim?
USTA: Elindekiyle yetinmek sana öğretilendir, elindekiyle geçinmek benim insanlara öğretmeye çalıştığımdır. Elindeki ile yetinirsen orada kalırsın. O yeterlidir. Yani o yetmek zorundadır, başka şansın yoktur. “Elimdeki bu. Aman sesimi çıkarmayım. Her neyse bununla idare edeyim.”
[devamını oku...]
SORU: Her ilişki kurtarılabilir mi, yoksa doku tipi önemli mi?
USTA: Şimdi, doku tipi çok tıbbi bir terim oldu!
-Yani ruh uyumu diyelim, ten uyumu diyelim?
[devamını oku...]
SORU: Bir defasında demiştiniz ki, her ilişki üzerinde emek harcanarak kurtarılabilir. Örneğin bir arkadaşımla bir iş ilişkisine girdim ve umduğun gibi gitmiyor ama arkadaşlığımızda sorun yok. Ya da bir arkadaşımla uzun yıllara dayalı bir geçmişimiz var, ama bir süre sonra bir sonra bir şeyler sekteye uğruyor. Veyahut ta kadın erkek ilişkisi, bir süre sonra rutine giriyor, mekanikleşiyor vs. Siz hep dediniz ki, “Fırsatlar olursa hayatta bunları değerlendirin.” Yeni bir fırsat çıktığında; diyelim ki
USTA: Aynı şey işte! Bu sorunun yanıtı kısa olacak. Gönüle bakacaksın. Kriterlerin, parametrelerin eğer “O” diyorsa, ona emek edeceksin. Diğerinin hakkını yemeyeceksin.
SORU: Zamana inanır mısınız?
USTA: Zamana inanır mıyım! Bir dostum var. Kendisi Protestan vaizdi bir zamanlar sonra bıraktı. Onun bir de ağabeyi vardı ateist. Bir gün bir sohpette dedi ki, “Benim ağabeyim Allah’a inanmaz.” Oradan da başka birisi şöyle bir t
[devamını oku...]
SORU: Öldüğümüzde acaba "Yanlış bilirmişim, yanlış düşünürmüşüm" diyecek miyim? Pişmanlık yaşayacak mıyım?
USTA: İyi de bunun için ölmene gerek yok ki! İki ay öncesine baktığında, iki yıl demiyorum. İki ay öncesine baktığında çok yanlış bilirmişim demiyor musun zaten? Hayatı da, insanları da, kendini de! Onun için ölmene gerek yok. Z
[devamını oku...]
SORU: Yemek yapmayı çok severim. Bu konu ile ilgili bir şey sormak isterim. Bir televizyon programı görmüştüm aynı malzemeleri 8 kişiye verdiler ve aynı yemeği yapmasını istediler. Fakat çıkan sonuçta herkesin yaptığı farklı oldu. Hani derler ya sevgisini kattı, aşkla yaptı. Acaba bu yemeklerin değişik olmasının nedeni bu mudur?
USTA: Ben bildiğim kadarı ile tekamül ustası idim, aşçılık klasmanında görüşüme başvurman ilginç. Yemek yaparım, güzel de yemek yaparım da…..
SORU: Sorgulamalarımın sonuca ulaşmayışının nedenini doğru soruyu sormayı becerememek olarak algılıyorum. Doğru soruyu soramamaktan korkuyorum. Yoksa yüzleşmekten mi korkuyorum?
USTA: Böyle bir hakkın yok. Korkutucu şeyler mutlaka olacaktır. Senin çekinmeni gerektirecek şeyler olacaktır ama sen eğer bir yolcu isen, hala bir yolda ilerlediğini söylüyorsan korkmak gibi bir hakkın yoktur. Herhangi bir kork
[devamını oku...]
SORU: Romantizmi nasıl tanımlarsın Ustam?
USTA: Romantizm… Temelde hayatın her alanında vardır. Romantizmi ben nasıl tanımlarım? Şöyle tanımlarım:
“Bir hayalin, arzunun, istek ya da ihti
[devamını oku...]
SORU: İçimden gelmiyor ne demek?
USTA: Şöyle söyleyeyim; bu soruyu cevaplamak içimden gelmiyor! Bu sana ne hissettirdi? Peki, bu soruyu sormak içinden geliyor muydu? Bir şey bir insanın içinden niye gelir ya da niye gelmez? Bu güne kadar bir sürü şey içinden ge
[devamını oku...]