SORU: Romantizmi nasıl tanımlarsın Ustam?
CEVAP:
USTA: Romantizm… Temelde hayatın her alanında vardır. Romantizmi ben nasıl tanımlarım? Şöyle tanımlarım:
“Bir hayalin, arzunun, istek ya da ihtirasın gerçeğe dönüştürülebilmesi için ortaya koyulmuş her türlü performans romantizmdir.”
Bunu sadece ilişki bazında anlamayın. Hayatın her yerinde ve her anlamında diyorum. İsteğin, arzunun, hevesin ve ihtirasın gerçeğe dönüştürülmesi adına ortaya konan her türlü performans romantizmdir. Garip bir şekilde insanlar bunu göremiyor. Çünkü kısıtlanmıştır romantizm algıları. Ama bir iş adamının sabah işine gidip, işini hayalindeki yere ulaştırma çabası da romantizmdir. Romantik bir ilişki yaşıyordur o kişi işi ile. Ya da bir dostunun, bir arkadaşının herhangi bir sıkıntısını giderip onu daha ileriye taşıma performansın da romantizmdir.
Bak burada, şu an birisi yiyecek bir şeyler hazırlıyor bize. Bu romantizmdir. Ya da biri bir başkası ya da başkaları için güzel görünmeye çalışıyor. Bu da romantizmdir. Kendi güzel olmak adına değil, başka biri ya da birileri için bir çaba harcıyorsa romantizmdir.
Romantizm, ya da duygusal etkinlik sadece ilişki konusunda geçerli değildir. Hayatın her alanında geçerlidir. Buna bu algıdan bakarsanız, bir sürü insanın aslında neyi neden yaptığını anlarsınız. Doğru ya da yanlış yaptığını demiyorum. Ama ortaya koydukları eylemleri neden ortaya koydukları görünür olur. Bunların tamamı duygusal etkinlik ve veya diğer adıyla romantizmdir benim bakış açımla.
Romantizm, sadece kadınla erkek, kadınla kadın, erkekle erkek, tekli ilişkilerle kısıtlı bir şey değildir. Aslında bunun bir sürü ipucu vardır. Görürsünüz, bir tane anne köpek yavrusuna yemek taşır. Romantiktir aslında bu. Bunu bilirsin. Sadece bir adamın bir kadına çiçek vermesi, ya da birinin başka birine hediye alması değildir romantizm. Kuş uçar, yuvasına gitmek adına. Bu romantiktir ve sen bunu bilirsin aslında. Yapraklar döker ağaçlar. Uykuya geçerler, uyanmak adına. Tekrardan yeşermek ve güzelleşmek adına. Bu da romantiktir. Yoksa ölen yaprakların insanlar üzerinde ne tür duygusal bir etkisi olabilir ki? Sonbahar üzerine yüzbinlerce şey yazılmıştır. Baktığında olan şey basittir. Ağaçlar yapraklarını döker, öldürür o yaprakları ve uykuya geçer. Uyuması ve dinlenmesi lazımdır. Neden? Bir gün yeşerecek. Bir gün yeşermek adına bir çeşit ölüm uykusuna yatar. Sen onu dışarıdan baktığında ceset gibi görürsün. Ama bu romantik bir eylemdir.
Bu şekilde baktığınızda hadiseye, dışarıdan bakıp tanımlayamadığınız bir sürü davranışın aslında ne için olduğu ortaya çıkar. Yaptıkları doğrudur ya da yanlıştır demiyorum. Bunun dışında bir şeyden bahsediyorum. O eylem orada niye var onu görmüş olursun diyorum. Eylemin cinsi değil, eylemin ortaya konma gerekçesidir benim senin dikkatine getirdiğim.
Bir tamirci bir arabayı tamir eder, ya da zorlu bir modifikasyon işleminden geçirir. Hiç gördünüz mü bilmiyorum, ben çok gördüm. Motoru darmadağın eder, her taraf yağ, ter, büyük emek falan. En son her şeyi toparlar, çevirir kontağı ve motor çalıştığında yüzünde bir gülümseme oluşur. O romantizmdir işte. Ortaya bir performans konmuştur daha iyisi adına ve o performans sonuca ulaşmıştır.
Olaya bu açıdan bakarsanız bir sürü anlamsız eylem bir anlam kazanır. Romantizm, benim sözlüğümde bu şekilde tanımlanıyor.
- Romantizm içerisinde hırs ve benzeri şeyleri barındırır mı?
USTA: Söyledim. Hayal, arzu, istek, ihtiras. İhtirasın içinde hırs var mıdır diyorsan, o adamına göre değişiyor.
-En basitinden, iş adamı örneğinde işte başarılı olma isteği romantizm olarak adlandırılabilir ama onun içinden bir sürü şey çıkar. Buna hırs da giriyor değil mi?
USTA: Şunu görmek lazım. İşadamları var kesinlikle hırslı bir şekilde para kazanmaya çalışır. İşadamları var, işini iyi bir yere getirmeye çalışır. Para umurunda değildir. Öyle insanlar da var. Tek derdi işi daha iyi olsun. İşte profesör vardır, laboratuvara girer bilmem neyi bulup milyon doları götürmeye çalışır, profesör vardır sadece onu bulmaya çalışır. Zorlayarak ihtirasın içine hırsı sokarsan ilki olur. O zaman hadise romantizmin dışına çıkar kısmen. Kısmen diyorum çünkü adamın da arzusu milyon dolar kazanmaksa ve bunun için de ortaya bir performans koyuyorsa bu da romantiktir. Sonuçta bir şekilde zamanını, emeğini, bilgisini heba ediyor, hayatını heba ediyor ona ulaşmak için. Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Yusuf ile Züleyha’daki durumdan farkı yok derinden bakarsan. Verdiğim örnekteki tarihi karakterler hayatlarını birbirleri ile buluşmak için heba ettiler. Şimdi, Leyla ile Mecnun’u al dışarı, onların yerine bir profesör ile parayı koy. O da onunla buluşmaya çalışıyor.
-Doğru ya da yanlışı yok yani bunun.
USTA: Kesinlikle! Bunun bir açıklaması da yoktur. Şunu diyemezsin; “Adam parayı bulmak için profesör oldu!” Tamam. Ne yapalım? Kendi zamanı, kendi hayatı, adam oturdu, kafa patlattı, kitaplar yuttu, profesör oldu. Amacı da o parayı bulmaktı. Evet. Bu romantiktir aslında. Bir insanın hayatını bir amaç uğruna heba etmesi romantiktir.
-Tekâmül etmeye çalışmak romantik midir?
USTA: Tekâmül etmek romantizmin çok ötesinde bir şeydir. Tekâmül yolculuğu, kesinlikle romantiktir. Çünkü ortada ciddi bir performans vardır. Tekâmülün kendinin gerçekleşmesi artık romantizmin dışında bir şeye dönüşür. O, oluş halinin açıklanmasıdır. Oluş hali açıklandığında zaten her şey eylemsizliğe dönüşür. Çabasızlığa dönüşür. Çabanın olmadığı yerde romantizm olmaz.
Sadece tekâmül etmekten bahsediyorum şu an. Tekâmül etmiş bir insanın yaşadıklarından bahsetmiyorum. Yani, biri de vardır; çalışmış, didinmiş, uğraşmış, o öğreti senin, bu öğreti benim, bilmem ne meditasyonu vs. dönmüş aydınlanmış ve usta olmuş. Ondan sonra uğraşır, başka insanlar da buna ulaşsın diye. Şimdi bu romantik değil midir?
Leyla ile Mecnun’u çık, usta ile talebeyi koy onun yerine. Usta talebeye ulaşmaya çalışıyor, talebe ustaya ulaşmaya çalışıyor ve yoğun bir performansla. Belki de Leyla ile Mecnun bu kadar performans koymadı ortaya. Bu da romantik. Yolculuğun kendisi romantiktir zaten. Hayatın kendisi romantiktir baktığında. Tüm hayat romantizm üzerine kuruludur. Yaradılışın kendisine bak. Ne emek, ne büyük bir performans var. Bir istek, bir arzu var orta yerde. O yüzden romantiktir. O arzuyu, o hayali gerçekleştirebilmek için, o ihtiras gerçekleşsin diye… Yaradılışa bak. Kâinata bak, ulaşılabilen kâinat romantik değil mi?
Elektron ve pozitronun nano saniyelik yolculuğu da romantik. Bin küsur yıllık bir ağacın, sürekli yaprak döküp tekrar uyanması da romantik. Çünkü o yaprakları döküp ölüm uykusuna yatıp, uyanmak da bir performans.
Konu tekâmül etmekse, o romantizmin çok ötesinde kesinlikle. Ama tekâmül yolculuğundan bahsediyorsan kesinlikle romantizmin en uç noktalarından biridir. Orada kesinlikle hayal var, arzu var, istek var, irade var, ihtiras var ve performans var. Bir yolcunun çabasının ne olduğunu bilirim ben. Bir zamanlar ben de yolculuk ettim ve siz de bir yolcusunuz ve nasıl çabaladığınızı biliyorsunuz. Bu romantik değil mi? Hiçbir şeyi düşünmüyorsun, yolculuğunda bir adım ileri gitmeyi düşündüğün kadar. Ya da hiçbir şeye emek etmiyorsun, kendini bulmak için emek ettiğin kadar. Şimdi bu romantik değil mi? Bana sorarsan romantizmin en üst noktası.
Çok güzel bir örnektir bu. Bir insanın kendine ulaşmaya çalışmasından daha romantik bir şey olamaz ki! Kesinlikle, bir insanın kendini tanımlamaya ve tamamlamaya çalışmasından daha romantik bir şey göremiyorum. Hiçbir şeyle, bununla uğraştığın kadar uğraşmadın dön bak. Hiçbir şeyle bununla uğraştığının çeyreği kadar uğraşmadın. Bugüne kadar uğraştığın her şeyi bir kefeye koy; tekâmül yolculuğunu bir kefeye koy. Çok daha ağır basar. Şimdi bu romantik değil mi?
Tekâmül etmek; o zaman sen romantizmin dışında bir şey olmuş olursun. Eylemsizlik haline dönüşmüş olursun. Eylemin bitme hali. O zaman romantizm gider, yerine aşk doğar artık. Romantizmin de hayali olan şey ortaya çıkar. Çünkü romantizm bir şeye ulaşmak içindir. Ulaştığında başka bir şeye dönüşür. Sen kendin olduğunda artık romantizm; tabiri caizse ön sevişme ise, aşka dönüşür. Sevişmenin kendisine dönüşür. Artık romantizmin üzerindesin, başka bir yerdesin.