SORU: İçimden gelmiyor ne demek?
CEVAP:
USTA: Şöyle söyleyeyim; bu soruyu cevaplamak içimden gelmiyor! Bu sana ne hissettirdi? Peki, bu soruyu sormak içinden geliyor muydu? Bir şey bir insanın içinden niye gelir ya da niye gelmez? Bu güne kadar bir sürü şey içinden geldi ya da gelmedi ama hiç arada kaldığın olmadı. Doğru mu anladım?
-Genellikle içimden gelmezleri ben tembellik olarak yorumlarım.
USTA: Hmmmmm… Tembellik ne demek senin algında?
-Ertelemek.
USTA: Bir şey ertelenebiliyorsa bunu ertelemenin bir zararı var mıdır? Aslında vardır! Bir şeyi yapacaksan eninde sonunda ve onu erteliyorsan o sende sürekli açık dosya olarak kalacaktır. Sürekli orada. Bir ara yaparım diye etelediğin bir şey. Bu bir tane ise bir şey değil ama gün içinde bu 4 tane ise… 2 günde 8 yapar, 4 günde 16, 40 günde 160. İki ay sonra aşağı yukarı iki yüz adet açık dosyan vardır.
-Herhangi bir şey. Yıkanmak da dâhil!
USTA: İki ay yıkanmamışsan zaten ciddi bir sıkıntı vardır. Senin durumun daha çok psikiyatri bilimi ile ilişkilendirilmelidir o saatten sonra.
Herhangi bir şeyi ertelemek, içinden gelmemesi… İnsanın bu lüksü var. Zaman zaman bir şey yapman gerekir, o an onu yapmak istemezsin. Bunu alışkanlık haline getirmektir sıkıntı. Eninde sonunda yapacağın bir şeyi yap, o dosyayı kapat, çıksın aradan. Kalan vakitte yine içinden bir şeyler gelmesin. Bir şey yapma. Örnek verecek olursam, hayatım boyunca insanlar beni çok çalışkan, aralıksız iş yapan, anormal şekilde hızlı çalışan bir adam olarak tanımladılar. Benim tanımım çok başkadır aslında ben çok tembel biriyim. O kadar tembelim ki, yapmam gereken her şeyi bir an önce yapıyorum ki kalan bölümde rahat edeyim. Onu yapmanın o kadar hızlı yollarını buldum ki, konu ne olursa olsun bir an önce yap, sonra tembellik yap.
Senin anlattığın bu değil ama. Bir şeyleri çabuk yapmıyorsun, hatta hiç yapmıyorsun ve biriktiriyorsun çünkü içinden gelmiyor. Harcadığın şey zaman. İnsanın bu platformda sahip olduğu en kıymetli şey. Tekrarı olmayan, tamamen sınırlı ve ne kadarına sahip olduğunu bilmediğin şeyi harcıyorsun. Ne için? İleride bir şeyler yapmak için. Yapacakların her ne ise yap, kalan kısımda yine otur istiyorsan. Bir şey yapmak durumunda iken bunu yapmazsan, o oturduğun zamanda da rahat yüzü göremezsin ki. Sürekli kafanda ve ruhunda yapılması gereken şeyler dosyası mevcut olacak. Seni rahat bırakmaz. Bilincinden silsen, bilinçaltın bırakmaz. Aradığın rahatlığı, dinlenceyi bulamazsın. İçimden gelmiyor ne demek demektense, içinden bir şey gelmiyorsa dön bak, “Bunu eninde sonunda yapacak mıyım, yoksa yapmasam da olur mu?” diye. Yapmazsam da olur hatta daha iyi olur diyorsan hiç yapma. O işi yapmayı kafandan çıkar. Eğer ben bunu yapacağım diyorsan, onu bir an önce yap ki, dinlencen de tam bir işe yarasın. Çünkü öbür türlü tam anlamı ile dinlenemeyeceksin. Dosyalar hep açık olacak. Açık dosyalar da seni rahatsız edecek.
Mesele bir şeyin içinden gelip gelmemesi değil, mesele içinden gelse de gelmese de senin onu yapıp yapmayacağın. Oradan bakarsan zaten içinden geliyor mu gelmiyor mu sorusu ortadan kalkar. Soru, yapmam gerekenleri yapıp zaman kazanmalı mıyım yoksa zaman kazanmamalı mıyım, sorun değil mi diye bir soru çıkar! Ki bu bambaşka bir sorudur. Ya da dinleneceğim zamanda tam anlamıyla dinlenmeli miyim, yoksa yarım yamalak dinlensem de olur mu? diye başka bir soru çıkar. Önce o soruyu elimine etmen lazım. İçimden gelmiyor ne demek? Her şey demek olabilir, hiçbir şey demek olmayabilir. Senin tavrın ne? İçinden gelmeyen bir sürü şeyi yaptın ve bundan sonra da yapacaksın. Hatta yapmaktasın. İçinden gelen bir sürü şeyi de yapmadığın zamanlar oldu. Mesele o değil. Dinlenmek ise amacın, tembellik yapmaksa; tam anlamıyla bir tembelliği hak ediyor musun? Tam anlamıyla bir tembelliği hak ettiğine inanıyorsan, yapman gereken ne varsa yap ki, tam bir tembel ol. Kalan sürede tam bir tembel ol. Hakkıyla tembel ol. Hiçbir şey seni rahatsız edemeyecek kadar tembel ol. Ama bir tarafta miskin miskin otururken, bir taraftan da kafanın içinde yapılması gerekenler dosyası varsa zaten çalışıyorsun demektir, tembellik yapamıyorsun demektir. Kurguda çalışacağına gerçekte çalış. Bir şey yapılacaksa yap, koy kenara. Bitti! Ondan sonra kalan boşlukta ne yapmayacaksan onu yapma!
-Diyelim ki bir şey yapmam gerekir. Herhangi bir şey. İçimden gelmez ama toplum baskısı yüzünden yapmam lazım. O zaman ne olacak?
USTA: Ona dönüp bakacaksın. Basit bir şey diyelim ki bir bardak alıp yıkayacaksın. Gerekçesi nedir bunun. Toplumsal gördüğün baskı mıdır? Aileden gördüğün terbiye midir? Birazdan evine gelecek olan misafir midir? Bu tamamen geniş bir konu ve aslında durumdan kaçıştır.
Mesele şu: Bu bardağı sen yıkayacak mısın? Cevabını bulman gereken şey o. Bu bardağı yıkayacaksan, kalk yıka. Ama o gerekçe ile ama bu gerekçe ile. “Ben bu bardağı yıkayacağım. Şimdi yıkamazsam, 15 dakika sonra ya da 15 gün sonra bu bardağı eninde sonunda yıkayacağım” ise, kalk yap. Şimdi yap. Ki kalan sürede, bunu hangi gerekçeyle yıkamalıyım, toplum baskısı mıdır, o mudur, bu mudur diye düşünmene gerek kalmaz.
Odaklanman gereken çok daha basit. Bardak yıkanacak mı? Evet, yıkanacak ise yıka. Sonra kalan zamanında istersen düşün bu bardağı niye yıkadım diye. Annem zamanında böyle söylediği için mi, toplum dayattığı için mi vs. O başka bir şey. Önce bardağın yıkanması konusunu ortadan kaldır. Yıkanmayacaksa da, yıkama o bardağı. Şimdi kalan zamanında düşün ben bu bardağı niye yıkamadım diye. Önce eylemi yapıp yapmamayı netleştir, onu yap ya da yapma. O sorun olmaktan çıksın kafandan, sonra istersen keyfe keder dön bak. Ben bunu niye yaptım ya da yapmadım diye dön bak.
-Günlük yapılması gereken işler ile insan ilişkileri farklı. Günlük işleri bilerek yapmadığım zamanlar da oluyor. Ama diyelim ki ilişkimde bir sıkıntı var, konuşayım mı konuşmayayım mı, şimdi zamanı mıdır, bekleyeyim mi, müdahale etmem gerekir mi gerekmez mi gibi sorular var. Çoğunlukla da bu sorular şimdi içimden gelmiyor noktasına taşır beni. Onun bir doğru zamanı olması lazım, içimden gelmiyorsa doğru zamanda değilim demek değil midir? Net olmadığım için, harekete geçmek içimden gelmiyor.
USTA: Tamam işte, aslında verdiğin örnekle benim bardak örneğimin arasında bir fark yok. Bu bardak eninde sonunda yıkanacak mı, yoksa yıkanmasa olur mu? Ben bu şahısla bir sorun var ve bunu eninde sonunda görüşecek miyim yoksa görüşmeyecek miyim. Bu kararı aldığın zaman geresi otomatikman gerçekleşir. Bir insanla görüşmenin en uygun şartı nedir ki? Ortada bir sorun var. Bu sorunun çözülmesi gerekiyor mu? Bu sorun nasıl çözülür?
-Birkaç şekilde çözülebilir. İlişkiyi tamamen koparırsın. Biraz zaman tanıyıp bir şeyleri görmesine fırsat tanırsın. Gider ikna etmeye çalışırsın. Gider tartışırsın.
USTA: Bak bu örneklerin hiç biri içinden gelmiyor kalıbına uymuyor. İşte bunların her biri, eylem. Yapılması gereken bir şey.
-O zaman içimden gelmiyor konuşmak, işe yarayacağını düşünmüyorum. Biraz zaman tanıyayım demek içimden gelmemesi midir, yoksa eylem midir?
USTA: Eylemdir. Zaman tanımak da bir eylemdir. Bir şey yapmadan da bir eyleme geçmiş oluyorsun. Her yaptığın şey eylem değildir. Yapmadığın şeyler de eylemdir. Bir şey yapmayarak aslında mesai harcıyorsun. Gidip konuşarak mesai harcadığın gibi, gidip konuşmayarak da mesai harcıyorsun. Onun için de bir efor sarf ediyorsun. Gidip konuşmamak için, anlatmamak, yüzleştirmemek için bir efor sarf ediyorsun. Orta yerde bir çaba var. Baktığında çoğunlukla bir şey yapmamak en büyük çaba. Dilinin ucuna gelir, söylemezsin. O büyük çabadır. Orada savaş var. Köpürüyorsun içerden ve sen susarsın. Bu da bir eylemdir. Ya da işte “Hah! Tam burasıdır, şu an müdahale etmeliyim” durumunu görmediğin için durursun. O bekleme aslında eylemdir. Eylemsizlik hali değil. Bir şey yapmamak görmezden gelmektir. Bak sen kafa patlatıyorsun, bunu mu yapsam, şunu mu yapsam, ne zaman yapsam diye. Bu her bir seçeneğin her biri uygulanabilir ama benim tercih ettiğim bu ilişkiyi kurtarmaktır. O yüzden şu an bir şey yapmıyorum. Bu tavır da bir eylemdir.
-Ustam, sen bize gönlümüzden geleni de dinlemeyi öğrettin. Bu durumda gönlümüzden gelmiyorsa tamam mıdır?
USTA: Ondan eminsen, yüreğinden gelenden eminsen. Arada herhangi bir parazit yoksa, yüreğinden, gönlünden öyle geliyorsa ve sen ikna isen buna öyledir. Gönül yanılmaz, kalp yanılmaz. Kafa yanılır ve yanıltır her zaman ama gönül yanılmaz.
Soruya çıkış yerimiz güncel hayattı ama bak buraya da gelmesi fena olmadı. Böylelikle daha açıklayıcı oldu. Bir şey yapmamayı siz hep yanlış anladınız.