EGO NASIL ETKİSİZLEŞTİRİLİR?

SORU: Ego nasıl ikna edilir? Nasıl etkisizleştirilir?


CEVAP:

USTA: Bu soru komedi filmindeki anekdota benziyor, “Dayak nedir, neden atılır?”  Egoyu neye ikna edeceksin?

- Egonun varoluş şekli tamamen hesap kitap yapmaya, geçmiş tecrübelerden denklemler çıkarmaya, korkmaya, çekinmeye yönelik. Egoya bunları yapma demek, balığa “Yüzme” demek gibi bir şey.

USTA: Ona, şunu söylemek yeterlidir. “Sevgili Egom; şimdiye kadar milyar şeyden endişe ettin. Miyar şeyden rahatsız oldun, paniğe kapıldın ve bunu dile getirdin. Gün içinde en az on bin atak yapıp kendini ortaya koyuyorsun. Dönüp baktığımızda sen ve ben bu milyarlarca öngörünün neredeyse hiçbiri tutmadı. Sadece bugün on bin kez kendini ortaya koydun ve bunun dokuz bin dokuz yüz doksan dokuzu tutmadı. İstikrarlı bir şekilde yanılıyorsun. O yüzden, biraz dinlen. Çekil bir kenara. Bir bakalım. Sen de seyret durumu. Fikirlerini kendine sakla. Bu ataklarını kendine sakla, bir bak bakalım niye bu kadar paniksin! Çünkü ortaya koyduğun öngörülerin neredeyse hiçbiri tutmuyor. Bunu ikimiz de görüyoruz. Bu durumda ikimiz de yanılıyoruz ve boşuna enerjimizi çarçur ediyoruz. Ben seni dinlediğim sürece yanılmaya devam edeceğim. O yüzden gel bir nefeslen, bir dışarıdan bak bakalım hadiseye.”!

İkna etmek böyle olur.

-Ama onun da tavrı şu, sana bir şey olursa bana da bir şey olur. O yüzden egom beni korumaya çalışıyor. Tam olarak şahsi koruma tavrında. Her şeyi tehdit olarak algılıyor ki kendisine bir zarar gelmesin.

USTA: Demek istediğim şey o. Birinin koruması, koruduğu kişiye tabi olmalı. Korunan kişi, korumaya tabi olmaz. Koruma, koruduğu kişiye tabi olur. Koruduğu kişi derse ki, “Bu güvenlik önlemlerini şu seviyeye çek” Koruma, o emre uymak zorundadır. Ama korumaya çalıştığı kişi, o güvene sahip değilse, koruma sayısı ikiye çıkar, beşe çıkar, hatta ordu olur.

O yetkiyi veren, o korumanın sorumlu olduğu kişidir. O yetki sende, korumada değil. Korumaya dersen ki, “Her hal ve şartta beni salim tut”, o da seni çelik bir kafese kapatır haklı olarak. Bu durumda korumayı suçlayamazsın. Korumaya dersen ki, “Tamam beni koru istiyorum ama her anımda da değil. Dostlarımla otururken korunma istemiyorum, kocamla beraberken korumaya ihtiyacım yok. Sen git dinlen!” Koruma da gider dinlenir.

Koruman bu kadar ataksa, sorun sende! Senin güvensizliğinde. Senin kendini güvende hissetmemen üzerine koruman her şeyden şüpheleniyor olacak. Sen dersen ki, “Burada ben rahatım, başıma bir şey gelmez. Sen de dinlen şimdi” o da gider dinlenir, göreve çağrılacağı zamanı bekler. Ha diyelim ki dışarı çıkıyorsun. Dersen ki, “Dışarı çıkıyorum, beni uzaktan takip et, bir risk olursa devreye gir.” Koruma onu da yapar. Sana uymak zorundadır koruma. Sen dersen ki, “Ben dışarı çıkıyorum, hiçbir şekilde de güvende değilim o yüzden güvenlik önlemlerini maksimuma çıkar. “ Bu durumda koruma, havadaki kuş dahil her şeyden şüphelenecek. Egonun bu şekilde davranmasının nedeni sensin.

-Ama koruma diyor ki, güvenlik işi benim işin. Sen bilmiyorsun ben biliyorum neyin güvenli olup olmadığını.

USTA: İkna etmek ancak dediğim gibi olur. “Bu ortam tamamdır, rahat ol. Bu ortam tam rahat değildir, dikkatli ol. Bu ortam hiç güvenli değil gözünü dört aç.” Eğer egonu bir koruma gibi algılıyorsan, bir koruma ancak böyle kontrol altında tutulur ve ikna edilir.

Ha, egon sana diyorsa ki, seni korumak benim işim ve bu işi ben biliyorum sen değil, senin ona şöyle demen lazım: “Bir sürü şeyi öngördün ve bunu çok çok çok büyük bir yüzdesi yanlış çıktı. Yanılıyorsun ve yanıltıyorsun. O yüzden bırak hayat aksın. En azından benim belirlediğim ortamlarda ve kişilerde devreye girme. Belki sen de rahatlarsın günün sonunda.” Egonun da rahatlamaya ihtiyacı var çünkü. Onun da nefes almaya ihtiyacı var. Sürekli gergin olmaz ki. Bırak o da rahatlasın.

-Peki, eninde sonunda şu noktaya gelir mi: Ben artık kendimi koruyabiliyorum. Sana ihtiyacım kalmadı?

USTA: Ego gönüllü bir korumadır. Hiçbir şekilde onu yok edemeyeceksin. Etkisiz tutabilirsin. Ona ihtiyacın kalmadığını gördüğünde, etkisiz olmak zorunda kalır.

-Ego çoğunlukla, “Seni birçok beladan kurtardım o yüzden beni dinlemelisin” diye çatışıyor ama benimle.

USTA: Basit bir diyalogdan bahsediyorsun. Bu durumda sen de egona dersin ki, “Bunu kanıtla. Benim tespitim, senin söylediklerinin çok büyük bir kısmının yanıltıcı olduğu. Tam tersini iddia ediyorsan kanıtla. Çünkü benim derdim yaşamak ve deneyimlemek. Seni dinlersem neredeyse hiçbir şeyi yaşayıp deneyimleyemeyeceğim. Yeni hiçbir şey yapamam eğer seni dinlersem. Çünkü sana bırakırsam her şey risk senin için. Hatta içtiğim kahve bile senin için risk. Boğazıma takılıp beni öldürebilir. Ama ben kahve de içmeliyim yaşamak için. Birine güvenmeliyim, birinin dizinde ağlamalıyım, birine sırrımı açık etmeliyim. Birine sırrımı açıkladığımda o kişinin benim sırrımı açık etme ihtimali var mı? Var. Ama ben bunu görmezden geliyorum.”

 

Sen bunu, kendine söylediğin an; egon buna mecburen saygı duyacak. O kadar da büyük düşman olarak görme egonu. Doğru şartlarda iletişime geçersen senin sözünü dinler egon aslında. Ama burada senin emin olman lazım kendinden, oluşundan.