“EVLENMEYEN EREMEZ”

SORU: Ustam, zaman zaman “Evlenmeyen eremez” diyorsun. Ermek için illa evli olmamız mı gerekiyor?


CEVAP:

USTA: Bu soru için çok teşekkür ederim. Bu vesile ile bir yanlış anlamayı düzeltme fırsatı verdin bana. “Evlenmeyen eremez” deyişim çoğunlukla gırgır malzemesi olarak kullanıldı ve aslında baktığında çok ta keyif verici bir tanımlama gibi duruyor. Oradaki referans, karşındakinin sana yarattığı sorunlar üzerinedir. Yani evlilik sizin tanımınızla sorunlu bir şey ve bu durumda bir çeşit eziyet çekerek erebileceğinizi (ermekten kastınız tekamül) algılıyorsunuz.

Gerçekte, “Evlenmeyen eremez” dememin refere ettiği ise, “Evlenmeyen ulaşamaz” anlamındadır. Burada ulaşmaktan kasıt; saf aşktır, kendindir, suretin ötesinde yok olmadır, yaradılışın kendisine ve/veya yaradana ulaşmaktır.

Evlenmek imza atmak değildir. Mabedini (burada mabedinden kastım fiziksel ve ruhsal var oluş halin) başka bir mabetle birleştirip tapınağa dönüştürmektir. Hayatını paylaşmak, bir kişiye odaklanmak ve her yerde onu görmektir. Onun suretinin ötesine düşersin, bir kere suretin ötesinde olduğunda var oluşu ve var edeni görürsün. İşte bu durum seni erdirir. Yani ulaştırır. Yani tekamül ettirir.

Bu durumda suretin ötesine düşmeyen; aşka da kendine de eremez ve hiçbir gerçekliğe ulaşamaz demektir. Ermek bir surette onu bulmaktır.  Bir surete yoğunlaşıp, onun ötesine geçip her şeye ulaşmaktır. Bir gün o suret görünmez olur. Onun yerine artık tüm varoluşu görürsün. Sureti göremez olunca nasibinde ulaşacağın her ne ise ona erersin.

Günümüzdeki ilişkilerin gidişatı gereği öbür türlüsü de mümkün. Düşüne düşüne delirtir seni, yine erersin!

-Ermek için illa bir kişi olması lazım mı diyorsun?

Şöyle düşün;  Şöminede bir sürü odun vardır ama onları tutuşturmak için bir kibrite ihtiyaç vardır. Kibrit odur. Onunla evlenmene, imza atmana gerek yoktur. Karşı cins olmasına, bir kişi olmasına da gerek yoktur. Bir kişi olması işleri kolaylaştırır. Ruh-ruh, beden-beden, ruh-beden birleştiğinde bir evlilik gerçekleşmiştir. Bunu ağaçta, kuşta, çiçekte, kedide, köpekte, hatta arabanda da yaşayabilirsin, mümkündür ama daha zordur. Teoride mümkün ama pratikte imkansız gibi bir şey. Evlenmek burada diyalog anlamındadır. Monologla ulaşabiliyorsan ermişsindir zaten.

Monologla ilgili bir sıkıntın olduğu için diyalog gerekiyor. Kendini kabullenmemişsin, kendini hasarlı görüyorsun. En büyük sınırların kendinle. Diyalogda görmek istemediklerin kendinde kalıyor. Bir şekilde bir diyalog başlattığında görmek istediklerini görmeye başlıyorsun. Zamanla görmekten çekindiklerin de gün yüzüne çıkmaya başlıyor ve sen diyalogda olduğun o suret sayesinde tüm bunlarla yüzleşiyorsun. Yüzleşecek bir şey kalmadığında karşındaki suret yok oluyor ve sen oluş halinin tüm çıplaklığını görüyorsun. İşte bu ermektir!