İNSANCA YAŞAMAK

SORU: Ustam, sürekli “insanca yaşamak”tan söz ediyorsun. Bu tam olarak ne demektir?


CEVAP:

USTA: Bir çocuk dünyaya neden gelir? Deneyimlemek istediği için gelir. Yaşamak için gelir. İnsanca yaşamak için gelir. İyisiyle kötüsüyle diye bir şey yok. Herkes bir koyunda uyuyabilmeli, herkes pirzola yiyebilmeli, herkesin güvenli bir barınağı olmalı, herkesin sarıp sarmalanacak elbisesi olmalı. Tabii ki hastalık vesaire olacak ama çok uçlarda olmamalı. İnsan gün içinde tabii ki acıkacak, açlığı bilecek ama 5 gün aç kalmamalı. Yorgunluğu tabii ki bilecek, hissedecek yaşayacak ama günde 16 saat haftanın 7 günü, ayın 30 ve yılın 365 gününde it gibi çalışmamalı. Karnını doyurmalı ama doğru düzgün bir şekilde. Kuru ekmekle değil. Günümüz şartlarında yiyecek, barınma, giyim, sağlık, eğitim, elektrik, su, telefon elzem ihtiyaçlar. Elektriği-suyu kesilecek diye korkuyla yaşamamalı bir insan. Günümüzde elektriksiz yaşamak imkansız gibi bir şey. Her şey elektriğe göre dizayn edilmemiş olsaydı tamamdı ama durum böyle değil.

Diyelim ki, arabası var ve borcunu ödeyemiyor. Tamam arabasını al altından. Öyle ya da böyle yaşar bir şekilde. Toplu taşıma araçları var, bisiklet var, yürür vs. bir şekilde idare eder. Ama faturasını ödeyemedi diye suyunu kestiğinde o insanı çok ama çok büyük bir sıkıntıya sokarsın. Hiçbir insan suyu kesilerek terbiye edilmemeli.

Dur bir bak duruma, paran yoksa doğru düzgün bir tedavi göremiyorsun. Yani paran yoksa sağlıklı yaşama hakkın yok mu?

Ben şunu demiyorum: Herkes villada otursun, herkes porsiyonu 100 liralık yemekler yesin, herkes bilmem ne marka giyinsin! Dediğim bu değil. Dediğim herkesin bir barınağı olsun, herkesin her öğün karnı doysun, herkesin doğru düzgün giyeceği olsun. Dediğim bu.

Şu ana kadar anlattıklarım işin madde ile ilgili kısmı. Bir de işin mânâ kısmı var.

Mesela; bir kadın, bir erkeği yakasından tutup “Ben seni seviyorum” diyebilmeli. Acabasız, utanmadan, namus baskısı olmadan. Çünkü bir erkek bunu yapabiliyor. İstemediği bir durum olduğunda ona da itiraz edebilmeli. Yani nasıl ki bir erkek istediğini ve istemediğini ortaya rahatlıkla koyuyor, bir kadın da bunu yapabilmeli.

Bir erkek, şortuyla rahat oturabiliyorsa bir kadın da yapabilmeli. Ben rahatlıkla bir şey yapabiliyorken, bunu bir kadın yapamıyorsa bu, insanlık dışıdır.

Gecenin bir saati bir kadın kendi sokağında bir baştan bir başa dolaşırken tedirgin oluyorsa ve bir erkek tedirgin olmuyorsa bu insanlık dışıdır! Ya, kadın da erkekle eşit şartlarda başına bir şey gelmesi endişesi olmadan o yolda yürüyebilmeli, ya da erkek de başına bir şey gelecek korkusu ile o sokağa çıkamamalı. Bir insan sadece cinsiyeti yüzünden bu kadar ezaya reva görülmemeli.

Yanlış yapmak insanın hakkı ise herkesin yanlış yapma hakkı olmalıdır. Ya da kimsenin yanlış yapma hakkı olmamalıdır. İnsanca yaşamak eşitliktir benim anladığım anlamıyla. Her şey eşit olmalıdır.

Eşitlik insanın temel ihtiyaçlarını görüp yaşamaktır. İyi örnekte de kötü örnekte de.

Bu konuda aylarca konuşup binlerce örnek verebilirim ve emin ol vereceğim örnekler sadece içinde bulunduğumuz coğrafyayı değil tüm dünyayı kapsayacaktır. İnsanlığın durumu budur ve bu durum benim kriterlerime göre insanca değildir.

İnsanca yaşamaktan tam olarak kastettiğim ana başlıklar halinde bu şekilde söylenebilir.