Usta’yla ilk karşılaştığımızda ben 40 yaşındaydım. Gerçek aşkı arıyordum. Bu sürece kadar birçok yolu denedim içimdeki sorulara cevap bulabilmek için. Sürekli dua ediyordum bana bir yol gösterilsin diye ve çok kısa bir süre sonra Allah nasip etmiş Usta’yla karşılaştım. Onunla ilk göz göze geldiğimde bana çok farklı bir şeylerin olduğunu hissediyordum. Usta’ya ilk sorduğum soru “Bana aşkı anlat” olmuştu. Anlatmıştı, ama soracak olsanız ne hatırlıyorsun diye, “Hiçbir şey” derim gülümseyerek çünkü o ruhuma dokunmuştu ve içimdeki boşluk dolmaya başlamıştı. Ve yolculuğumuz başladı. Benim o sürecime kadar bildiğim her ne varsa, hepsini yıkıp beni tekrardan inşa etmeye başlamıştı. İlk zamanlar kendimi enkaz gibi hissediyordum, kendimle çok kavga ediyor, çok ters düşüyor ama yine de bu yoldan vazgeçemiyordum. Usta’ya çok eziyet çektirdim ancak o bana çok büyük bir sabırla yaklaşıyordu. Aradan 6 yıl geçti, onun bana ektiği tohumların gönlümde yeşermesi için. Daha önceden kurak bir toprak olan gönlüm, şimdilerde yeşeren o tohumlarla gül bahçesine dönüşüverdi. Bu öyle bir yol ki anlatılmaz yaşanır ancak. Kendine yolculuk hem çok zor ama tarif edilemeyecek kadar da keyifli ve lezzetli. Sonuç olarak Usta bana “Her ne ararsan, kendinde ara” diye öğretti ve ben bu yolda aşkın kendisi olduğumu idrak ederek yola devam ediyorum. Usta’yı tanımış olduğum günden beridir yaşam yolculuğuma yapmış olduğu katkılar için ne kadar teşekkür etsem azdır. Varlığıyla varlığım onurlandı. İyi ki onu tanımak nasip olmuş da, yaşamımı hayata rağmen değil, hayatın içinde akarak sürdürüyorum şimdi. Onun ışık tuttuğu her şeye “Eyvallah”.