DÜŞSEL YANILSAMALAR (1)

Adam bir yandan elindeki içkiden bir yudum daha alıp ağzında gevelerken, rutubetli ve sıcak yaz gecesinin bunaltısını bozmaya çalışan esintiyle derin bir nefes çekti kainattan.

Gözlerini kapattı ve yıllar önce yazdığı hayata karşı beceriksiz duruşunun kanıtı olan şiirini alçak sesle söylemeye başladı.

“Sen gideli, çok şey değişti ve çok şey değişmedi baba,
artık daha göbekliyim,
biraz daha kel…
hastayım uzun süredir,
Senin de dediğin gibi,
doktorlar adam gibi yaşamaya engel…
Uzun bir liste tutuşturdular elime tamamı yasak
Keşke bir fırsatımız olsa da hayata yeniden başlasak.

Yaşasaydın,
Karşılıklı rakı içemeyecektik,
İncir çekirdeğini doldurmayan sebeplerden birbirimizi yiyemeyecektik.
Sen bana şöyle adam gibi kızamayacaktın…
Sabahlara kadar geleceklerden, umutlardan,
Arabalardan, paradan, kaçan fırsatlardan,
Kadınlardan ve Tanrı’dan bahsedemeyecektik.
…ve dünyanın
inadına inadına gidemeyecektik.
Yoruldum artık baba
Bitkinim.
…….
…….
Sen gideli pek değişmedim baba.
Artık daha göbekliyim,
Biraz daha kel…
Ben aynı benim.
Aynı yaramaz çocuk,
Aynı iflah olmaz aşkların
acemi bekçisiyim.

Para kazanmayı beceremedim,
Sevmeyi beceremedim,
Sevilmeyi beceremedim,
Hayatı hakkıyla ve layıkıyla yüklenemedim,
Öğütlerinin kıymetini bilemedim,
Özür dilerim..” ***

YUSUF GÖNENOĞLU

Derin bir nefes daha çekti evrenden, bir başka yudum elindeki içkiden ve “Ahhh… Aşk…” deyiverdi.

O an, yanında beliren düş perisi, deniz yeşili gözleriyle sol omuzunun üstünden baktı kendisine ve “Aşk yoktur ki… Ne diye bunları yazıp, söyleyip duruyorsun… Olmayan bir şey için bu kadar çaba niye?” diye sordu.

Adam yüzünde belli-belirsiz bir gülümsemeyle yere baktı mahçup bir tavırla ve “Madem aşk yok… Sen neden bu kadar büyük bir isyanla olmadığını kanıtlamaya çalışıyorsun? Eğer yoksa zaten senin de umrunda olmaması gerekir… Var ki, yokluğunu ispata çalışıyorsun… Zaten başka türlüsü mümkün değil ki!!! Senin yaradılışının ham maddesi aşk… Aşk olduğu için sen varsın… Bunu bir daha düşün” dedi.

Peri, deniz yeşili gözlerini kapatıp, bilmiş bir edayla başını yukarı doğru kaldırdı ve “Yoktur.. Işte o kadar!!!” dedi. Ses tonundaki asilik aslında aşkın var olduğunu kabul ettiğini bir kez daha onaylıyordu aslında.

…Adam umursamaz bir tavırla evrenden bir derin nefes daha çekip bir başka şiirini okumaya başladı…

-Devam edecek-

*** Yusuf Gönenoğlu, Im Şiirlerim, Kasım 2000, Bölüm:2 Aşka Düşmek, Sayfa 27-31