KELEBEK

Hayat çökmüştür usul usul üzerine adamın;

Hava boğucudur, şehir boğucudur, tuzaktır her adım artık.

Hayat çökmüştür usul usul üzerine insanın;

Nefes almak yoruyordur artık, yaşamak tüm eziyetlerin en büyüğüdür.

Tüm aydınlıklar karanlıktır adam için.

Tüm karanlıklar alımlıdır…

Türkü tadında yaşamak istemiştir aslında adam.

Hafif hüzünlü, hafif coşkulu, hafif ritimli;

Türkü tadında aşık olmak istemiştir aslında adam.

Hafif ayrılıklı, hafif kavuşmalı, hafif özlemli ve hafif bıkkın…

Tam her şey bitmeli artık dediğinde bir kelebek çıkagelir,

kırılgan, naif, zarif…

… Ama kuvvetli,

…Ama hayata karşı duruşu olan,

…Ama tüm mükemmeliğini sıradanlığından alan, bir kelebek çıkagelir hafif kanat çırpışlarıyla…

Her kanat çırpışı yeni bir kaosa gebe bir kelebek çıkagelir.

Her an patlamaya hazır dolu gözleriyle hüzünlü bir gülüş fırlatıverir Adamın döşünün tam orta yerine kelebek,

…ve

umut yeniden doğar…

Tüm bitmiş ve bitecek olan sevdalar yeniden yeşerir…

Her kanat çırpışı yeni bir kaosa gebe olan kelebek farkında değildir belki kanatlarında taşıdığı hüznün…

Kelebek, her an patlamaya hazır dolu gözleriyle hayat dolu bir gülüş fırlatıverir Adamın döşünün tam orta yerine,

…ve

yaşam yeniden yeşerir…

Tüm samuraylar harakirilerini geri çekerler…

Her kanat çırpışı yeni fırtınalara gebe olan kelebek farkında değildir belki tüm samurayların mükemmel çiçeği arayışının…

Her an patlamaya hazır dolu gözleriyle hüzünlü bir gülüş fırlatıverir kelebek, adamın döşünün tam orta yerine,

….ve

tüm yaşanmışlıklar anlamsızlaşıverir.

Tüm istemdışılıklar ve tüm olumsuzluklar kayboluverir kelebeğin burnu havada ukala tavrı ile ve evren bir anda değersizleşiverir…

Her hal ve şartta sıradan bir kelebektir o… Sadece kanat çırpar ve kısa ömrünü mükemmel çiçeği bulmaya adar… Tam da samuraylar gibi, aynı samuraylar gibi… Sadece samuraylar başarısızlıklarında harakiri yaparlar, kelebekse kanat çırpar.

Her kanat çırpışı onun sona yaklaşımıdır bilir, farkındadır ve umursamamaktadır.

Her an patlamaya hazır dolu gözleriyle kelebek hüzünlü bir gülüş fırlatıverir, adamın döşünün tam orta yerine,

….ve

Tüm sonlar yeni başlangıçlara dönüşür.

Küçük bir kelebek ve koca bir adam adının konması mümkün olmayan bir duyguyu paylaşmaktadırlar bir şekilde… Ada da ihtiyaçları yoktur aslında… Bir çeşit şükür dansıdır bu…

Hayata inatla kanat çırpan küçük, narin, naif ve zarif bir kelebek

…ve

Hayata tutunabilecek bir dal aramaktan bile vazgeçmiş koca bir adamın yolları, evrenin herhangi bir zaman ve mekan diliminde herhangi bir şekilde çakışıverir.

Kelebeğin her an patlamaya hazır hüzünlü gözleriyle kocaman bir gülüş fırlatışı tüm yaradılış döngüsünü anlamsız kılar.

Bir adam…

Bir kelebek…

Bir hayat…

En masum ve sevecen haliyle…

Bir gün ete kemiğe bürünüverir…